Kendisi (kendine)
: Konuşursam insanları rahatsız eder miyim? Yani, ya
istemiyorlarsa konuşmamı. Öyle, yürümek istiyorsa bu kız
mesela yanımda. İki yürümeyi bile isteyip istemediğini
bilmiyorum, ben önerdim yürümeyi. Ama istemese söylerdi herhalde dimi?
Konuşmam onu rahatsız
eder mi?
a) Konuşmamın
başlı başına kendisi rahatsız eder mi? (Bunu
demin düşünmüştüm zaten.)
b) Konuşmamın konusu
rahatsız eder mi? Hem ayrıca "ben"im "konuşmam"
diye bir şy var mı ki acaba? "Konu"dan konuşmak,
iştey çatılı eylem-türüyor. Yani iki veya daha azla
kişinin yapacağı soy. Bak hemen de aklına ne geliyor.
Onu ikiden azla kişinin yaptığını düşünmek
bile mide bulandırıcı. Tabii, istediğin kadar düşünebilirsin,
kendi kendine. Araba geliyor güzel kız, kaldırıma çık,
olsun çöp suyuna basmak ölmekten daha iyidir. Düşünme işteş
çatılı değil. Yani bir kişi yapabilir. Tamam, içinde
"ş" yar ama her sakallı da deden değil. Ne
yani "dü" den mi türeyecek? Ah tavla. Dü-dü-iki... İkimiz,
sen ve ben, şimdi aynı şeyi düşünüyor olsak, ben
gözlerine bak "abil" meye cesaret ed"ebil"sem,
anlaşsak. (işteş)
Kendisi (Güzel kıza) : Bir
arkadaşım vardı, Aydın,-arkadaş diyorum ama
yozlaştırılmış anlamıyla değil, gerçek
anlamıyla. "Arka" daş diyorum, "iş"
teş gibi uzun zamandır göremiyorduk birbirimizi. Sorunda
ırsat bulduk, ben onlara gittim. Bir başladık konuşmaya,
ben bir şey anlatıyorum, o nezaket icabı dinliyormuş
gibi yapıyor, sonra o bambaşka bir şey anlatıyor,
ben onun laını ağzına tıkıp daha başka
bir şey söylüyorum. Böyle bir saat kadar çabaladık herhalde.
Sonra arkına varabildik yaptığımızın.
O zaman ben demiştim "Keşke sen kapıyı açsaydın,
ben içeri girseydim, konuşmasaydık hiç, baksaydık birbirimize,
"bakış"saydık" diye Aydın'a, o da
"Olgunlaşmamız gerekiyor demek ki daha. "demişti.
Sence de insanlar gözleriyle anlaşabilir mi? Bunca tanıyabilir
mi bir insan diğerini?
Güzel kız (Değişik
çocuğa) : -----
Kendisi (Kendine) : Niye
susuyorsun bana güzel kız? Bak, şimdi bunu düşünmeden
söyleseydim "susmak"I "susamak" anlar mıydı
acaba, veya benim öyle ima etmeye çalıştığımı
zanneder miydi?
Kendisi (Güzel kıza) : Barış
Abi'yle öykü günlerine gidiyoruz ya, bir gün dedi ki "Ben kılı
kırk yarıyorum bir şeyi demeden önce, düşünüyorum
da düşünüyorum acaba yanlış anlaşılır
mıyım diye, bir şey bulamasam da tereddüt ediyorum
söylemekte, burada önceinsan harala gürele konuşuyor. Baksana kadın
mı üstün erkek mi, ilişki nasıl olmalı... Birazdan
da Budizm'e geçeriz o olur! "Sence de düşünmeli mi insan bir
şeyi söylemeden önce, ince eleyip sık mı dokumak gerekir
illa ki?
Güzel kız (Değişik
erkeğe) : Barış... Abi??? Mi diyorsun?
Kendisi (Güzel kıza)
: Yani ne bileyim öyle başladı, öyle gidiyor. Emre'ye de birkaç
hata öncesine kadar Abi diyordum, daha yeni yeni alışıyorum.
Güzel kız
(Değişik oğlana) : -----
Kendisi (Kendine) : Susuyor.
Yok, yine öyle oldu. Sessiz kalıyor? Evet bu daha iyi. Düşünüyor
herhalde. Emin olamazsın ki. Senin en sevdiğin oyun değil
mi hiçbir şey düşünmeden oturmak veya yatmak veya yürümek.
Belki de düşünüyorsun, arkında değilsin. Belki de hiçbir
şey düşünmemekten bir şeyler düşünmeye ırsat
bulamıyor o koca kaan. Belki o da şimdi hiçbir şey düşünmeden
yürüyordur. Belki de "Niye hep olay anlatıp sonuna da, sence
de öyle değil mi öyle de mi soruları ekliyor? Benim hakkımda
bu kadar bilgi sahibi olma isteği!.. yoksa?" diye düşünüyordur.
Belki tam da şu anda çakmıştır kaasında şimşek!
Evet, hadi! Hayır, kediye bakıyor. Bir daha dene... Hala kediye
bakıyor. Tamam kedi de iyi ama, sen de şimdi benim aklımdakini
düşünsen, baksak birbirimizin gözlerine, "anlaş"
sak. Belki de böyle düşünmesini istediğin için böyle düşünüyorsun.
Peki böyle düşünebilmeyi, hak ediyor musun? Veya o, hakkında
böyle düşünmeni hak ediyor mu?
Kendisi (Güzel kıza) : Ben
sokak kedilerini daha çok seviyorum. Ev kedileri, ne kadar güzel olurlarsa
olsunlar, yapma çıkmış gibi geliyor güzellikleri bana.
Ama sokak kediledinin yüzlerindeki yaralar bile çoğu zaman-hatta
her zaman-çok daha anlamlı. Gorki'nin "Çocukluğum"
kitabını okudun mu, orada şöyle bir cümle var: "Anlamsız
bir yüzün üstünde, bir yara bile süse benzer."...
Kendisi (Kendine) : Belki de biliyor
ondan hoşlandığını ve içinden şunu geçiriyor
"Madem ki sokak kedilerini ev kedilerinden daha çok seviyorsun,
gidip bir sokak kızında ağrıtsana mideni. "Yok,
o son kısmı söyleyemez, midemin ağrıdığını
bilmiyor, belki de biliyor, ama ben söylemeden bilemez herhalde, sana
göre sen söylemeden bilemez herhalde ona göre nasıl ki acaba?
Kendisi (Güzel kıza) : Ben
"herhalde"nin düşünüldüğünden daha değişik
bir anlamda kullanılması gerektiğini düşünüyorum.-otoriteyim
ya-Yani belirsizlik değil de, tam aksine kesin bir belirlilik olarak.
Yani "her" halde, hangi halde olursa olsun.
Kendisi (Kendine)
: İyi, bunu da söyledin ya, tam oldu artık. Şimdi saçma
sapan bir yerde "herhalde" diyeceksin, anlamsızlaşacak
ve o bunu arkedecek, sana söyleyecek, ayıklayacaksın pirincin
taşını. Hem niye bir şeylerden konuşmuşolmak
için ilgisiz, alakasız şeyler anlatıyorsun kıza.
İyice çıkacak oyan ortaya. Al işte "oya"ymış.
Zaten konu (ş) manın amacı ne ki:
Güzel kız (Değişik
olana) : Ben konuşmadan önce düşünen insanları sevmem!
Her şeyi planlayıp, o şöyle derse ben de böyle derim,
deyip konuşulur mu hiç?
Kendisi (Kendine)
: Belli oluyor zaten güzel kız... Çatır çatır koydun
yargılarını. "sevmem" "olur mu hiç".
Güzel kız
(Değişik oğlana) : Hangi yola girelim? Dört tane şansımız
var.
Kendisi (Güzel
kıza) : Hayır üç tane, birinden geldik zaten, anıları
depreştirmeyelim.
Güzel kız (Kendine mi,
değişik erkeğe mi belli değil) : ???
Kendisi (Kenine) : o nasıl
öyle ulan, anıları depreştirmeyelim. Şimdiden üç
seçeneği var:
a) Sen kesin yargılı
konuşursun da ben konuşamaz mıyım.
b) Ne yaşadık
kı, ne anısı?
c) Demek yeni
ayrıldınız ve sen hala etkisindesin. Ve beni onunla anılarının
o olduğu buraya, yürümeye getirdin!..
Güzel kız
(Ortalığa) : Şuradan gidelim, orası daha sakin.
Kendisi (Kendine) : Sakin
diyor, o da benimle yalnız kalmak istiyor. Belki de beni zorunluluktan
taşıyor yanında ve kendisiyle yalnız kalmak istiyor.
Ama istese oldururdu. Yani ne yapar yapar, yalnız kalırdı,
bahane mi yok, annem bekliyor der, geç kaldım der, der de der...
Derbeder... Bu ne, bu da sen misin? Ay ay ay, canım benim, şimdiden
derbeder mi oldun aşktan... Belki de benim konuya girmemi bekliyordun.
Niye beklesin ki, eğer böyle bir şeyi istiyorsa, zaten şimdiye
kadar çektiklerimi arketmiştir, ve başlardı konuşmaya,
öyle erkek başlar kalıplarıyla ilgili birine benzemiyor.
Şimdiye kadar çektiklerim mi? MİDEM ... Bir yerlerde oturup
çay mı içsek ne yapsak? Tabii, çay iç, beraberinde iki sigara,
sonra geçer midenin ağrısı. Yok yok yok iki tek de viski
atın, o zaman tam olur.
Kendisi (Güzel kıza) : Bir
yerlere oturalım mı?
Güzel kız (Kendine
mi değişik çocuğa mı belli değil) :-----
Kendisi (Kendine) : Neyse,
yürüyoruz işte. Bir yerlere oturup beyti de yesen, miden aynı
mide, güzel kız aynı güzel kız, sen aynı sen. Ne
değişecek? Ha, evet belki ağrımaktan daha değişik
bir tepki verebilir miden. Ammmman haaa!..............................................................................................................
............................. Sen
ne güzel yürüyorsun güzel kız. Ben şimdi, dedemin annaneme
yaptığı gibi senin koluna girip elini tutuversem, sen
de annanemin dedeme yaptığı gibi yığılıp
kalır mısın şuracığa. Yok, ben öyle yapmayayım,
sen de öyle yapma. Benim yanımda ağlama ve düşme, lüten.
Ben ne yapacağımı bilemem.
Güzel kız (Beceriksiz oğlana)
: Ya, aslında benim eve gitmem lazım.
Kendisi (Kendine) : Tamam; miden
de geçer, düşünüp taşınman da, ama ne olur? Yarın
akşam arar, görüşelim dersin, yine aynısı yine
aynısı. Hem sana tecavüz edeceğim demeyeceksin ki, senin
için ne kadar değerli olduğunu öğreteceksin ona.
Kendisi ("Git"tikçe güzelleşen
kıza) : Biraz otursak bir yerlere?
Güzel kız (Bu
seer kesinlikle kendisiyle beceriksiz erkek arasında paylaştırarak)-----
Kendisi (Kendine) : Hadi
bakalım, dörtmüş, üçmüş boşver, şu yol oraya
gider, sen yönelirsin o da gelir. sEn hepsinden önce, ne diyeceğini,
nasıl diyeceğini hesapla. Nasıl yani? Bir krokisini çizmediğim
kaldı kağıda diyeceklerimin, zaten bundan önceki tek
başarılı olduğun seerde, planladıklarını
mı söylemiştin Pınar a. Yooo,o zaman o söyletmişti
ama... Tamam, sen şimdi Ezgi'ye gitmeye bak. Bir de olmaz, ben
gideyim dermiş.
Kendisi (Küçük kıza)
: Dur! Atma kendini yola, sakin ol (kendine; o sokak gibi yeşil
ve sakin) geçeriz elbet. Hem kaza yaparsan daha geç ulaşırsın
eve, hiç "Bir Dakika" "Dikkat" gibi şeyler
izlemedin mi küçüklüğünde. Sağdan git, hep sağdan kaldırımın
sağından, eğer gitmezsen sağdan, kaldırımın
sağından, Tomtini'ye benzersilin.
Güzel kız
(Bana) : (güler) : ) : ) : )
Kendisi (Kendine)
: Ne güzel gülüyorsun sen ya, o, o, o Tolga, sen ne yapacaksın
şimdi, sarılıp öptüğünü düşünmüyorum bile,
ama herhalde eve gidip, inal our daki gururumuzu destekleyeceksin.
(Maddi açıdan)
Kendisi (Yine
yüzünü dökmeye başlayan küçük kıza) : Şurada kontürlü
teleon var. arasan, biraz geç gitsen?.....
Güzel kız
(Cesaretli erkeğe) : Tamam.
Ben (Bana)
: Gördün mü, işlerin yoluna girdiği de oluyormuş.
.............................
Kendisi (Güzel
kıza) : Ne oldu, kızdı mı annen?
Güzel kız
(Değişik erkeğe) : Biraz...
Korkan çocuk,
Panik adam, Cesaretsiz salak ve Beceriksiz oğlan hep bir ağızdan
(güzel kıza) : Eeee?.....
Güzel kız
(Bana) : (yüzünde güvenle) Tamam.
...........................
EZGİ'de
Kendisi (Güzel
kıza) : Ben konuşmadan önce çok düşünürüm, acaba karşımdakini
rahatsız eder miyim diye.
Güzel kız
(Yardım isteyen erkeğe) : (gülerek) Nasıl yani?
Ben (Güzel
kıza) : Yani, seninle bir şey konuşmak istiyorum diyelim,
konuşmadan önce, üzerine çok düşünürüm, acaba seni rahatsız
eder miyim konuşmalarımla diye.
Güzel kız
(Rengarenk çocuğa) : ... Ne güzel!... Konuşacak bir şeylerin
var demek.
Kendisi (Kendine)
: İşte bitti. Aynı ders çalışırken olduğu
gibi. Bir başlarsan kimse durduramaz seni. Aynı babanın
dediği gibi. Başlamak bitirmenin yarısıdır.
Iyi de, aşkı, ders çalışmakla...., yapma Tolga.
Herhalde benim artık bir şeyler demem gerekiyor. Aşkta
gereklilik ha, yazık, seni gidi genç oğlan. Yoksa aldığım
kartı mı veersem... Çantama uzanmam mı daha kötü, konuşmam
mı? İkisi de iyi genç oğlan. Ikisinde de sonuna gidecksin.
Ya seni seviyorum diyecek ya da seni sevmiyorum diyecek. Ikisinde de
iyi olacaksın, bileceksin, bilinmeyen olmayacak. (Beore the Rain
çalsa şimdi...) Benim "ikisi" dediğim başka
şeydi ya?... Çantam tabii ki kartı verirsem daha az konuşmuş
olurum, sesim düşünürken bile titriyor Şimdi bir derdimi anlatayım,
sonra, rahatlayınca çok konuşurum zaten. Çantamı niye
öyle uzağa koymuşum ki. Uzanırken bana bakarsa? Kulaklarım?
Salak, gözlerin anlatıyor... Çantama uzanmam, kartı bul "abil"mem
yerini biliyorum da ellerim titriyor, yok yok, ayaklarımla ritim
tutuyorum-kartı çantamdan çekip ona uzatmam uzatırkn diyeceğim
şeyi demem kaç zaman sürer ki?..........
Ben aynı şeyi düşünüp
bakışalım derken, sen şimdi çantandan, üzerinde
"niye kırgınsın çocuk
niye
gök mavisi bir elbisen yok
diye mi
aşıksın göğe"
Sevgi Harmankaya
Adım şiir kartları
(Sener Köksümer kolleksiyonundan alınmıştır)
Yazan bir kart çıkarırsan,
ben daha on dört sene konuşmam, midem de yok olur herhalde.
Deterin de
senin gibiymiş, küçük, nazik, ("a" ve "I"nin
incelik belirten bir kelimede birleşmeleri hep olur mu?!..) renkli.
Tamam ama ne arıyorsan bul artık, çıkarıyorsan çıkar
o kartı ben konuşmam (ay,ay,ay romantik oğlan) ben benim
yeşil deterimin neresinde "güzel" bir "kart"
olduğunu biliyorum. Yeter Tolga, gidecek, belki de teleonunu yazayım
ben senin diyecek ve hadi bakalım...... Çantam, bir daha seni kucağımdan
indirmeyeceğim..... Eveet, oluyor, bak başlayınca devamı
geliyor-başlamak bitirmenin yarısıdır-hem o da anladı
bir şeyleri ki bakmıyor sana, belki, o da, onunkiyle aynı
deteri çıkarmanı bekliyor... Hayır, bak, benimki yeşil.
Işte "al" bakalım. Eh, ben de bunu bekliyordum senden
Tolga'cığım. "Al"di mi, dediğin diyeceğin
buydu-amman sisin titremesin, sesin ona"sana aşığım"
demesin, ne ayıp,ayıp,ayıp........... Allahım, arkasındaki
yazıyı okuyabilirsin, istediğini yap o karta, o SENin..............
an.............. evet.............. anlarda anlam...................
Güpgüzel kız
(Bana) : Çok güzel: Al!
????????????
(????) : O senin.
Şaşkın
kız (????) : !..... Sağol.......
Biraz zaman
sonra....
Güzel kız
(Kime? Bana mı?) : Niye bana aldın?
??? (SANA) : ...
Kartı gördüm, sen geldin aklıma/(Kendime) : Midem, dur, hayır,
lüten, biraz daha/(SANA) : ..... (SANA) : .......... (SANA) : ??????
(SANA) : ......... (mideme) ! (SANA) : ...... (SANA) : ...... (SANA)
: Bir de seni çok sevdim.........................................................................................
......................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................
Midem, an,
sen, belki, herhalde, ben, işteş, cesaret, değişik,
güzel kız, oğlan, kırgın, çocuk, olan, çay, sigara,
kendi, yeşil, istiyorum, rahatsızlık, Beore the Rain,
çantam, al, ..... midem.
Ben (Sana)
: Ya, benim midemin ağrısının geçmesi gerekmiyor
mu artık?
Sen (Bana)
: Al hırkanı, üşüyorsun.
Ben (Sana)
: !??? .. Üşümüyorum.
Sen (Bana)
: Pardon.
.......
Sen (Bana)
: Kalkalım mı?
.......
Sen (Bana)
: Rahatsız olmadım.
Ben (Sana)
: ....
Daha sonra
.....
Sen (Bana)
: Canım, ben bir annemi arayayım da merak etmesin, konser
erken biter sanıyordu.
Sen (Bakkala)
: Pardon, teleon nerede?
Ben (Sana)
: İşte güzel kız, önünde.... Aşık mısın
güzelim : ) : ) : )
Çok çok daha
sonra.....
HAYIR!