Dil ve Elmas

Yusuf Eradam

 

"Şimdi hatırda mıdır aşık-I nalan acaba?"

        "Ah güzel tanrıçam, mest-I nazım, bir bahar sabahı erkenden, acelesi varmış gibi güne merhaba diyen bir gülün sonu bir bıçağın keskin ucudur, bilmez misiniz? Ah, ne görkemli çığlıklar yükselir rüzgarda, duymaz mısınız? Güzelliğiniz deniz derya, güzelliğiniz kudret. Zaman akar her yanınızdan sizin, ama ay ışığının eşiğimde kırıldığı noktalardan boşluk sızar, gri. Yoksunuz. Müzik arkadaşım, tesellim oldu artık. Dil burada gölgelerin elmas şarkısını söyler. Dil ve elmas. Arzularımı giyinsem ve yatağıma, yastığıma sarılsam da, yoksunuz. İnsan en çok yatakta yalnızdır, dediniz. En güvenli, huzurlu ve mutlak yalnızlığı sevişme anında yasar, dediniz. Kalbime girdiniz, hayatımın akışını değiştirdiğiniz, sonra da yok oluverdiniz. Ben hala o tanıştığımız sahil kasabasında, aynı kuytudayım. Zamanın suyuna bıraksam bu ışık geçirmez bedeni diye geçiriyorum içinden bazen. Mor istencimi dizginleyemezsem ya. Ama lüten, sözlerim sizi yaralasın istemem, ben bu tersi tersi kokan düşlerden, bu bal yağmurlarının bahçemi dövmesinden, usul usul yüreğimi deşen bu ırtına şaşkınlıktan, bu yapayalnızlıktan, bu tadına doyum olmaz sudan şikayetçi değilim; bilakis hoşnutum, sarhoşum. Sizi yakaladım yüreğimde bir kez; ah aşkınızın zincirleri nasıl da yakıştı bana, size aşıkken öyle seviyorum ki kendimi. Serv-I hıramanım benim, kısacık bir yaz sevdasıdır, gelir geçer sanmıştım, meğer içimde yanan bir volkanmış. Gece ayda, yıldızda harım, gündüz güneşim. Ne iyi ettiniz de o kurdilihiçazkar şarkıyı öyle içten okudunuz. Kemani Cevdet Çağla'nın ağır aksak bestesiydi,   gütesi de Rüstü Şardağ'a aitti. Denize karşı ne güzel okumuştunuz. Gece ve alem-I metun sizin sesinizle tamamlanmıştı, dilinizden dökülen nağmeler ve kara gözleriniz elmas yıldızlar gibi ısıtmıştı geceyi. Ben de, size cevaben o gece bestesi ve ütesi Kemancevi  Haluk Recai'den devr-I hindi usulünde bir şarkı okumuştum; "Ağlarım her bir neeste hüznü hüsranımla ben öyle bir sevdim ki şimdi ruh-I giryanımla ben / Mavi bir girdab içinde çırpınırken bi-ümid / ibret oldum ehl-I aşka ah ü eganımla ben. "Bilmem siz de arkına vardınız mı, her iki şarkının vezni de aynı; ailatün / ailatün / ailatun / ailün. Bu  takdiri ilai değil de nedir? Celalettini Rumi'nin de dediği gibi o yüce aşkı yüreğimde buldum. Yüreğimde de tutacağım. Bilmem bu takdiri ilahi ömrümün geri kalanında sizi bir kez daha çıkarır mı  karşıma, ben bu denli yüce bir sevgiyi hak etmiş miyimdir acaba? Bir gün karşılaşacak olursak yeniden, bir ricam olacak sizden. Aynı makamda bir şarkı daha buldum. Onu da söylemenizi çok isterim. Aynı sevk ile. Bu anki durumumu tasvir eder bu şarkı, yine aynı vezin. Bestesi Hüseyin Kazım Tav'a, Gütesi de Ahmed Reik Altınay'a ait; "Bir görüşte cesmi-I mes-tinle esir ettin beni / sızlıyor mahzun gönlüm görmesem  bir gün seni / Aşkına vak eylemişken vecd ile cism ü teni / Sızlıyor mahsun gönlüm görmesem bir gün seni." O geceden sonra hep aynı vezinde kürdilihicazkar oldu hayatım; aili sizsiniz, biliyorsunuz. Hasretimi dile getiren şu şarkı gibi düyek atıyor kalbim. Sevgiyle kalın, sağlıkla gene gelin bana diye mektubumun sonuna bu şarkının gütesini de ekliyorum dilim, elmasım; "Çok ayın ondördü geçti sevdiğim yükselmedin / Gözlerim yollarda kaldı bir gün olsun gelmedin / Hasretin kai değil mi, söz verip naz eyledin / Gözlerim yollarda kaldı bir gün olsun gelmedin." Bu ne  tatlı bir acı. Sonrası bıçak ucunda sis ve düş. Canım yandı Datça sahilinde o hoş buseyi aldığım akşamdan sonra. Ama bu acı da olmazsa hiç renk kalmayacak hayatımda. Gündüz dilim, gece elmasım, ne iyi ettiniz de söyleyiverdiniz o kürdilihicazkar şarkıyı, salıverdiniz içime bualaimiseme acıyı.
        "Kim onun artık o gül ruyine hayran acaba?"

        - Orrospu  çocuğu! Bileydim sırtımdan bıçaklayacağını bütün varımı yoğumu satıp o bankaya yatırır mıydım? Ulan, ben böyle bir oyuna nasıl geldim. Ah, ağzına sıçtığımın kaderi. Bana bu oyunuda mı oynayacaktın ha? Arkadaş dedik. Duydun mu karı? Sen kurtardın paçayı ama. Çakıldığın o ... iktiğimin tekerlekli sandalyesine, kestin sessini, kimseyle konuşmaz oldun, kurtuldun. Aklı bir karış havada kızınla seni geçindirmez de bana kaldı. Hay dinine yandığımın kaderi. Ulan ben bunları hak edecek ne yaptım ha, ne yaptım!  Ulan şeytan diyor şu ustureyle kes boğazını kurtul anasını satayım  bu nalet dünyadan. Ulan karı, senin gibi akıllısı da çıkmaz ha. Oh bee, ye iç sıç; ağrından versinler, altından alsınlar. Oh be, serden alası var mı bu dünyada ulan. Otuz yıl karılık ettin ama bakalım bize kaç yıl ödeteceksin diyetini. Kızının  arketmeyeceğini bilsem, kolundaki bileziği de bozdurup dolara yatıracağım ama annem onu keam parası diye takıyor, der gene. Duyuyor musun beni? Zehraaa! Ulan ne karıysın ama gençliğinde, taş gibiydin on sekizinde. Yedikçe yiyesin gelirdi karı seni. Erik gibiydin ulan. Dana eve gelirken, salyayla dolardı ağzım. Ulan vurdukça ağzımın salyaları akardı. Senin de çıkın çıkmazdı baaa! Ne dayandın ulan bana. Hacza geldiklerinde televizyon seyrediyordun en güzel, nasıl da işyimiş bünver, inme geldi de kurtuldun, ne kendine ne bana hayran kaldı lan. Şimdi boklu götünü ben ne yapayım lan!
        "Yine yadında mıdır eski perişan acaba?"

        -Anne baydı beni bu şarkı ya. Bel birazdan istasyon değiştireceğim ona göre ha! Allahtan bu sızırtılı radyoyu kurtardık hacizden. Çok kötü durumdayım anne. Anne poşesi. Senden başka kimseye anlatamam derdimi. Duyuyor musun beni? Ben bu ilmi daha önce de gördüm, dedi yüzüme bile bakmadan. Bok heri! Bok heri! Taksidan inerken ne elimi sıktı, ne de son bir romantik öpücük verdi. Çıldıracağım. En zor günlerimdeyim anne. Kimsem kalmadı. Adam çekti gitti anlıyor musun, aynen öyle dedi işte. Bu ilmi daha önce de görmüş. O olgun erkek havasını takınıp deli etti beni. Sana bekaretimi verirken düşünseydin bunu, dedim. Ne dese beğenirsin, bekaretini isteyen mi oldu senden, sen benimle sevişmek istediğin o anda bana bekaretini vererek beni tapuladığını sanıyorsun. Arzudan kudurduğun anda yanında ben vardım ve en az on kez sordum emin misin, diye. Seni istiyorum, seni istiyorum, diye kıvranıyordun. Bu denli önemliyse bekaret, biz erkeklerin bekaretini bozan kadınlara ne gibi yükümlülükler getirmemiz gerekiyor acaba? Bekaretinizi bana bahşettiğiniz için size müteşekkir mi olmam gerek hanımeendi? Yattığım kadınların bakire olup olmadıkları umurumda mı sanıyorsun sen ha? Şımarık genç kız tavırlarından ve boğucu sevgi arayışlarından usandım. Yetti artık, dedi, anlıyor musun anne! Yetti artık! İşte böyle bağırdı. Biraz kıpırda, bir tepki ver ne olur, bak babam çene traş oluyor, süsleniyor, gene bir orospununyanına gidiyordur.  Hacizciler geldiğinde televizyonda haberleri izliyordun. Uçak düşmüştü doğuda bir yerde de ölenlerin adlarını okuyorlardı. Donakaldın  ve bir daha da kıpırdamadın anne. Haciz mi ağır geldi, yoksa haberler mi? hiç tanıdığımız yoktu ki aralarında anne. Ne olur bana bir işaret var. yakında kaçarım bu evden, ya da kendime bir şeyler ederim. Yetti artık! Alkolik, kumarmaz bir baba, yatalak bir anne. Beni hiç sevmedin mi anne? Elini tutuyorum bak, beni anlıyorsan bir parmağını oynat, seni seviyorum kızım de. Datça'daki yaz tatilinden döndüğünde ne mutluydun halbuki. Bu radyoda çalan eski şarkılardan da gına geldi anne duyuyor musun, ne anlıyorsun bilmem. Bak, yoksa o mektubu bir daha okumam sana. Neymiş eendim, kurdilihicazkar şarkılardan bir demetmiş. Bu miy miy şarkılardan ne anlıyorsun anne yaa, sıkıldım yaa. Bak gene surat etme, en çok ne zaman kızıyorum biliyor musun, biraz da ben sevdiğim birşeyi dinleyeyim dediğimde, bir tane göz yaşı inmiyor mu yanağından aşağı. Kuduruyorum anne. Yapma ne olur. Beni de anla. Bu aptal radyoya kaldık ikimiz da. Birazdan en sevdiğim rock şarkıcısının konseri başlayacak ha, istasyon değiştireceğim. Ne yapayım, senin asıl proğramınla aynı saattaya . gelecek hata da ben edakarlık ederim. Söz, gene suratını esip, inadından altına edersen valla bir lokma vermem. Hayat devam ediyor anne. O bir tek gözyaşını içinde tut, beni bugün olsun cezalandırma anne; valla karışmam bak, koynunda gizlediğim mektubu gösteririm babama. O tek hazinen biliyorum. "Mestal nazım ne demek anne? Ama ben de zor durumdayım anne. Seni anladığını bugün o gözyaşını dökmeyerek göster. Ne anlıyorsun bu can sıkıcı eski şarkılardan bilmem! Oh, bitiyor nihayet.
        "Kim onun artık o gül ruyine hayran acaba?"

 

Öyküden bir bilet : gidiş-dönüş