GERÇEK
Her işini kendi yapardı.
Yalnız yaşardı. Kendi yemeğini kendi yapar,
bulaşığını da kendi yıkardı. Hayır,
bir makineye de yıkatmazdı; kendi yıkardı, hep kendi
eliyle yıkardı.
Müziğini de kendi yapardı. Hayır, başkasınınkileri
hiç dinlemezdi. Ne gerek var derdi. Kendi kasetler doldurur, hep onları
dinlerdi.
Öyküler, romanlar, şiirler yazardı. Bunları kitaplaştırıp
onları okurdu. Hayır, başkasınınkileri okumazdı...
Sonra yok oldu. Geriye hiç bir şey kalmadı. Hayır
eceliyle değil bilerek isteyerek oldu. Kendi kendini öldürdü. Hayır,
kendi kendini yıkayamadı, hoca yıkadı onu...
EĞİTİM
Beni kim yarattı anne?
-Tabii ki baban ve ben oğlum.
Peki sizi kim yarattı?
-Deden ve büyükannen.
Peki onları kim yarattı?
-Uff...
Peki tanrıyı kim yarattı?
Sormagir sokakta oturuyorduk; anem babam ve ben...
UMUT
Güneydoğu’da savaş var. bir ana Oğlu askerde. Başka
da kimsesi yok. Kendisini saymazsak tabii.
Her sabah erkenden kalkıyor bu ana; kedisiyle beraber. Bir
dilek ağacına, beyaz bir kurdela bağlamaya gidiyorlar
önce. Elbetteki beyaz kedisiyle birlikte. Başka kimi var ki...
Sonrasında boş bir mezarı ziyaret ediyorlar; yine birlikte
tabii. Önce kedisine yediriyor yemeğini,sonra kendisi de atıştırıyor
bir kaç lokma. Bir on dakika kadar bekliyorlar burada. İyice tanımalı
burayı kedi. Öyle düşünüyor ana.
Ama her sabah geliyorlar buraya. Hasta oluyorlar, geliyorlar;
kar yağıyor, yine düşüyorlar yollara...
Önce oğlan ölüyor.
Artık önce mezara gidiyorlar, sonra dilek ağacına
kurdela bağlamaya. Ve beyaz değil, siyah bir kurdela bağlıyorlar
ağaca. Siyahların sayısı, beyazları yakalayınca
da ana ölüyor.
Şimdi yalnızca kedi hayatta.
Ve şimdi kedi, sadece dilek ağacına gidiyor sabahları.
Ve artık ağaca da tırmanıyor bu kedi. Böylelikle
de en azından sabahları, beyazların sayısı,
siyahlarınkileri geçiyor ve ananın kemikleri, en azından
sabahları sızlamıyor.
Kedi bu şekilde çok çok uzun süre yaşıyor. Yaşamalı...